Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi

Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi

TTOD 2025
Sunum No: S-054
Akciğer

BİRİNCİ SERİ PEMBROLİZUMAB ALAN METASTATİK KHDAK HASTALARINDA DENOSUMAB VE ZOLENDRONİK ASİT SAĞ KALIM FARKI

Sıla Öksüz1, Tuğba Başoğlu1

1 Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi, Tıbbi Onkoloji Kliniği

Görüntüleme: 99
 - 
İndirme : 42

Amaç: Küçük hücreli dışı akciğer kanseri hastalarında (KHDAK) kemik metastazları sık görülmekte ve bu durum kırıklar, omurilik basısı ve kemiğe yönelik radyasyon veya cerrahi müdahale gereksinimi gibi iskeletle ilişkili olaylara yol açarak hastaların yaşam kalitesini ve genel sağ kalımını önemli ölçüde olumsuz etkilemektedir. KHDAK hastalarında birinci basamak tedavide pembrolizumab kullanımının giderek artması, bu hasta grubunda denosumab ve zoledronik asitin olası etkileşimlerini ve karşılaştırmalı etkinliklerini anlamayı önemli hale getirmektedir. İmmün kontrol noktası inhibitörleri ve denosumab kombinasyonunun sinerjistik anti-tümör etkilerinin, sağ kalıma katkı gösterdiği bilinmektedir. Bu çalışma, ileri evre kemik metastazlı KHDAK hastalarında pembrolizumab etkinliği ile zolendronik asit veya denosumab tedavisi arasındaki ilişkiyi saptamayı amaçlayan tek merkez deneyimidir.

Yöntem: Merkezimize 2020-2024 arasında tedaviye alınan 67 metastatik akciğer adenokarsinom hasta genel özellikleri retrospektif olarak incelendi. Tüm hastaların PDL değeri %50 ve üzeriydi ve birinci seri pembrolizumab kullanan hastalar tarandı. Bu hastaların tanı yaşı, ECOG PS, cinsiyet, kemik metastaz tedavi seçeneği denosumab ve zolendronik asit kullanımın hastalıksız sağ kalım (PFS) ve genel sağkalım (OS) süreleri arasındaki ilişki Kaplan-Meier eğrisi ile değerlendirildi.

Bulgular: Çalışmada taranan 67 hastanın hepsi PDL değeri %50 ve üzeri olan, yaygın kemik metastazı olan ve birinci seri metastatik hastalıkta immünoterapi olarak pembrolizumab alan hastalardı. Taranan hastaların medyan yaşı 61 (37-88); 14 kadın (%20,9), 53 erkek (%79,1) hastaydı. Tüm hastalar adenokarsinom histolojisinde idi. ECOG PS dağılımı (0-1-2) sırasıyla %16,4, %68,7 ve %11,9 olarak değerlendirildi. 38 hasta Denosumab (%56,7), 29 hasta Zolendronik asit (%43,3) ile tedavisi düzenlenmişti. Birinci seri pembrolizumab alan bu hastalarda denosumab kullanılmasının zolendronik asit kullanımyla karşılaştırıldığında PFS katkısı görülmezken (p:0.260); OS`de ciddi istatistiki anlamlı bir fayda saptandı. (p<0.01).

Sonuç: Çalışmamızın sonuçlarında, genel sağ kalımın literatürle uyumlu şekilde denosumab lehine bulunmasını; ancak progresyonsuz sağ kalımda anlamlı bir fark saptanmamasını, erken dönemde hastaların büyük bir kısmının radyoterapi alması ile ilişkilendirdik. İskelet metastazlı hastalarda antirezorptif ajanların immunoterapi ile etkileşimlerini anlamak, tedavi planlamasını doğru yapmak ve KHDAK hastalarının sonuçlarını iyileştirmek için oldukça önemlidir.


Anahtar Kelimeler : Akciğer Kanseri, Pembrolizumab, Denosumab, Zolendronik Asit