Amaç: Testis kanseri erkeklerde görülen kanserlerin %1`den az kısmını oluşturmakla birlikte, 20-35 yaş grubundaki erkeklerde görülen en sık solid tümördür. Germ hücreli testis kanserleri seminom ve non-seminamatöz tümörler olarak iki ana başlık altında incelenebilir. Testiküler seminomlar daha sık görülmekle birlikte, prognozları non-seminomlara göre daha iyidir. Evre 1a ve 1b seminomların tedavisinde sadece orşiektomi yeterli olabilmekte iken, diğer tedavi seçenekleri adjuvan radyoterapi veya adjuvan 1 / 2 kür 7auc carbopatin verilmesini içermektedir. Tüm bu tedavi/takip seçeneklerine rağmen %15-20 hastada nüks görülebilmektedir. Bu çalışmamızda merkezimizde takip ettiğimiz evre 1a ve 1b testis seminomlu hastalarının özelliklerini ve nükse etki eden faktörleri sunmayı amaçladık.
Gereç-Yöntem: Çalışmaya Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinde, 18 yaş ve üzeri 2004-218 yılları arasında takip edilen evre 1a ve 1b testis seminomlu 86 hasta dahil edildi. Hastaların kayıtları retrospektif olarak incelendi ve kaydedildi. istatistiksel analiz SPSS verisiyon 25 ile yapıldı.
Bulgular: Hastaların median tanı yaşı33.5, median takip süresi 124 ay'dı.25 hasta tedavisiz izlendi, 49 hasta adjuvan radyoterapi aldı, 12 hasta adjuvan kemoterapi aldı. 9 hastada nüks gözlendi. En sık gözlenen nüks bölgesi lenf nodları idi(n:7). 3 hasta ex oldu. 2 tanesi hastalığa bağlı ex oldu, 1 hasta ise akut lenfoblastik lösemi sebebiyle ex oldu. Takip boyunca 2 hastada beyin metastazı gelişti, beyin metastazı geliştiği dönemde beta-hCG düzeyleri normaldi. 5 yıllık nükssüz sağkalım %90,7 bulundu. Nüks açısından yapılan çok değişkenli cox regresyon analizinde tümör boyutu nüks ile ilişkili bulundu.
Sonuç: Erken evre testiküler seminom hastalarında sağkalım oranları yüksektir. Buna rağmen özellikle genç erişkin hasta grubunda görülme sıklığı ve nüks etme potansiyeli göz önünde alındığında nüks ile ilişkili olabilecek faktörlerin belirlenmesi önemlidir. Literatürde rete testis invazyonu ve tümör boyutu nüks ile en sık ilişkilendirilen faktörlerdir. Güncel bir çalışmada ise; testiküler hilum tutulumu, lenfovasküler invazyon, orşiektomi öncesi laktat dehidrogenaz ve beta-hCG düzeyleri relaps ile ilişkili bulunmuştur. Çalışmamız literatür ile uyumlu bulundu.