Amaç: Günümüzde akciğer kanserinin hemen her evre ve alt grubunda immün checkpoint inhibitörleri monoterapi ya da kemoterapiyle kombine edilerek kullanılmaktadır. Bu nedenle immünoterapi ilişkili advers olayların farkında olup yönetimini yapmak önem taşımaktadır.

Olgu: 69 yaşında erkek hasta, 2022 yılında kronik öksürük nedeniyle tetkik edilirken sağ akciğer üst lobda 12 cm kitle tespit edilmiş. Alınan transtorasik biyopsi akciğer adenokanseri olarak raporlanmış. Evreleme için çekilen PET-BT`de mediastende konglomere lenfadenopatiler tespit edilen ve uzak metastazı saptanmayan hastaya evre 3 hastalık tanısıyla 2 kür gemsitabin-sisplatin verilmesi ve kontrol görüntüleme ile definitif radyoterapi açısından değerlendirilmesi planlanmış. 2 kür kemoterapi aldıktan sonra plevral efüzyon gelişen ve sitolojisi malign hücre olarak raporlanan hasta, evre 4 hastalık kabul edilmiş. Yapılan tetkiklerde driver mutasyon saptanmamış, PD-L1:%5 olarak sonuçlanmış. Tedavi altında progresyon nedeniyle kemoterapi kesilerek nivolumab tedavisine geçilmiş. Nivulomab tedavisi altında yaklaşık 15 aydır stabil seyreden hasta, günde 10 seferi geçen sulu vasıfta ishal şikayetiyle tarafımıza başvurdu. Yapılan kan ve dışkı tetkiklerinde özellik saptanmadı, sigmoidoskopide anal kanaldan sigmoid kolona dek devamlılık gösteren yüzeyel ülserler görüldü, mukoza hiperemik ve spontan kanamalı izlendi. Ön planda immünoterapi ilişkili kolit düşünülen hastaya metilprednizolon 32 mg/gün başlandı. Tedavinin üçüncü gününde dışkılama sayısı 2-3 kez/güne inen hasta yakın takip edildi ve steroid tedavisi azaltılarak kesildi.

Sonuç: İmmünoterapi alan hastalarda poliklinik vizitlerinde dışkılama alışkanlığının sorgulanması ve diyare gelişmesi halinde immünoterapi ilişkili kolit açısından ileri tetkiklerin yapılması gerektiği akılda tutulmalıdır.