Nivolumab ile immün aracılı hepatit (derece 2 ila 4) ortaya çıkabilir. Hepatit, serum aspartat transaminaz artışı, serum alanin transaminaz artışı ve bazen de serum bilirubin artışı ile ilişkilidir. İmmün aracılı hepatitin ciddiyeti hafiften yaşamı tehdit eden dereceye kadar değişir ve idiyopatik otoimmün hepatitle hem benzerlikleri hem de farklılıkları vardır. İmmün aracılı hepatotoksik etkilerin insidansı, anti-CTLA-4 monoklonal antikorlarla tedavi edilenlere kıyasla nivolumab gibi anti-PD-1 monoklonal antikorlarla tedavi edilen hastalarda daha düşüktür. Hepatotoksisite tipik olarak 1 ila 15 hafta içinde ortaya çıkar ancak aylar veya yıllar sonra da görülebilir. Immunoterapiden etkilenen en yaygın endokrin organ tiroiddir.Genellikle hipotiroidi ve ardından geçici tiroidite bağlı tirotoksikoz gelişebilir. Tiroid olayları,anti-PD-1/PD-L1 monoterapisi ile tedavi edilen hastaların yaklaşık %10`unda meydana gelir. Hipotiroidizm vakaların çoğunluğunu oluşturur ve anti-PD-1/PD-L1 ile indüklenen vakaların %30-40`ında yıkıcı bir tiroidit gelişir. Belirli yaş,cinsiyet veya diğer demografik özelliklerin tiroid disfonksiyonuna yatkın olup olmadığı iyi tanımlanmamıştır. Çeşitli çalışmalar, tiroid disfonksiyonunun, kanser açısından genel sağkalımın artmasıyla ilişkili olduğunu öne sürmüştür, ancak bu tür bir ilişkinin mekanızması iyi anlaşılamamıştır. Vakamızda tartışılan hasta tedaviden yaklaşık 2 ay sonra KCFT yüksekliği ile tarafımıza başvurdu.Biopsi yapılarak otoimmün hepatit dışlandı ve ön planda immün ilişkili hepatit düşünüldü. Aynı hasta, nıvolumab tedavisine başlandıktan 3 ay sonra polikliniğe hipotansiyon,hipotermi şikayetiyle geldi. Kan tetkiklerine de bakılan hastaya, İmmün ilişkili hipotiroidiye sekonder miksödem tablosu düşünülerek gerekli müdahaleler yapıldı ve endokrinoloji takibine alındı. Gelişen immun ilişkili reaksiyonların hastalığın gidişatı ile ilişkisi, yan etki yönetimi ve korele biyobelirteç varlığını vaka bazlı göstermeyi amaçladık.