Amaç: Kanser hastalarında manevi ve dini özelliklerin yaşam kalitesini ve bazı çalışmalarda kanserin seyrini olumlu yönde etkilediği gösterilmiştir. Özellikle immün-psikolojik etki tüm bu çalışmaların ortak sonucu olmuştur. Ancak kanser hastalarında manevi uygulamaların etkilerini öngören kesin olarak kabul edilmiş bir biyobelirteç henüz belirlenmemiştir. Bu projede stresle başa çıkma yönünden bu etkileri öngörebilecek kullanılabilir bir biyobelirtecin olup olmadığının belirlenmesi amaçlandı.
Gereç-Yöntem: Pubmed, Web of Science, Google Scholar, Index Copernicus, Cochrane arama motorları kullanıldı. Anahtar kelime olarak; İlk aşamada `Kanser` veya `Onkoloji` ve `Başa Çıkma Stratejileri` ile `Manevi` veya `Dini` ve `Biyobelirteç` veya `Moleküler` kelimeleri arandı. Daha sonra bu arayışlar `Sitokin, interlökin, kortizol` ve `Meditasyon, Yoga, Farkındalık temelli müdahale, zihin-beden müdahalesi` kelimeleri kullanılarak tekrarlandı. Müzik terapisi ve sanat terapisi çalışma dışı bırakıldı. Sistematik derleme bölümünde konferans bildirileri, kitap bölümleri, olgu sunumları, İngilizce dışındaki diller, anlatı incelemesi, sistematik derlemeler ve meta-analizler, tam metnine ulaşılamayan makalelerin yanı sıra kısa notlar ve editoryal makalelere yer verilmedi. analizde. PICOS için (Nüfus, müdahale, Karşılaştırma, Sonuç, Çalışma türü): P= Kanser hastaları I= Manevi müdahaleler; C= Biyobelirteç ölçümleri, O= Ortalama Değerler Farkı; Çalışma Türü: Nicel
Bulgular: Kanser hastalarında manevi ve dini konularla ilgili yapılan çalışmaların oldukça heterojen olduğu, çalışmaların çoğunda manevi müdahaleye yer verilmediği, sadece ölçeklerin ve manevi özelliklerin yaşam kalitesine etkilerinin araştırıldığı belirlendi. Farkındalık temelli stres azaltmanın en yaygın yöntemi olan yoga ve meditasyonun kanser hastalarında manevi müdahale olarak kullanıldığı, dua ve diğer dini uygulamalara ilişkin çalışmaların ise nadir olduğu gözlendi. Tüm bu çalışmalarda serum veya tükürükte kortizol, interlökin-1, interlökin-6, tümör nekroz faktörü, melatonin düzeylerinin yanı sıra gen polimorfizmi ve kan lenfosit sayısı ve ilgili belirteçlerin incelendiği görülmüştür. Ancak meta-analizde manevi müdahale sonrası serum kortizol düzeylerinin önemli ölçüde azaldığı sonucuna varılmıştır.
Sonuç: Birçok biyobelirteç araştırılırsa serum kortizol düzeyinin özellikle manevi uygulamalardan sonra hala en uygun ve kolay ölçülebilen biyobelirteç olabileceği sonucuna varılabilir.