Amaç: Paraneoplastik nörolojik sendromlar (PNS), metastazlar, metabolik ve beslenme eksiklikleri, enfeksiyonlar, koagülopati veya kanser tedavisinin yan etkileri dışındaki mekanizmaların neden olduğu heterojen bir grup bozukluktur. PNS`lerin patogenezi tam olarak anlaşılmamasına rağmen, bu bozuklukların çoğu için sinir sistemi antijenlerine karşı T hücre yanıtı ve antikor oluşumu ile ilişkilendirilmektedir. Bu antikorlar PNS varlığını gösterebilmekle birlikte, saptanmaması PNS`yi dışlamaz.
Olgu: Ocak 2019 tarihinde dış merkezde bacaklarda güçsüzlük, uyuşma ve denge problemi nedeniyle tetkik edilen 63 yaşındaki kadın hastanın yapılan nörolojik değerlendirmesinde akciğerde kitle ve aynı tarafta mediastinel lenf nodları saptanmış. Akciğerdeki kitleden yapılan biyopsisi nondiyagnostik saptanmış. Bunun dışında yapılan nörolojik tetkiklerinde polinöropati dışında özellik saptanmamış. Uzun yıllar sigara öyküsü olan hastanın PNS açısından bakılan anti-Zic 4 ve anti-Hu antikorları pozitif saptanması üzerine 6 siklus platin bazlı kemoterapi ve profilaktik kraniyal ışınlama uygulanmış. Radyolojik tam remisyona girmiş. Hasta Kasım 2020`de hastanemiz Nöroloji servisine benzer nörolojik şikayetler ile interne edilmiş. Tarafımıza konsulte edildiğinde akciğerde tekrar kitle oluşumu görülerek hastaya konsey kararıyla biyopsi önerildi. Ancak hasta kabul etmedi. Bunun üzerine hastaya tekrar platin bazlı kemoterapi başlanarak takibe alındı. 6 kür kemoterapi sonrası nörolojik yakınmalarında kısmi azalma izlenen hastanın akciğerdeki kitle boyutunda belirgin azalma görüldü. Tekrar konseyde değerlendirilen ve güncel kitle boyutu 2 cm`nin altında olan Göğüs Cerrahisi Kliniği tarafından hastaya kurtarma cerrahisi planlandı.
Sonuç: PNS`lerde tedavi; altta yatan tümörün tedavisi ile antijen kaynağının uzaklaştırılması ya da
immün sistemin baskılanması şeklinde olmaktadır. Tedaviye yanıtı değerlendirmede kesin bir
belirteç olmamakla birlikte hızlı onkolojik tedavi ve immünoterapinin (immünomodülasyon,
immünosupresyon) özellikle semptom progresyonu olduğu anda başlandığı olgularda yararlı
olabileceğine dair bazı kanıtlar vardır.