Amaç: Gastrointestinal stromal tümörler(GİST), gastrointestinal sistemin mezenkimal doku kökenli nadir neoplazmlarıdır.Tirozin kinaz inhibitörleri renal yan etkileri bakımından takip gerektiren ajanlar arasındadır.Biz de ciddi proteinüri gelişmiş GİST olgusu sunmayı amaçladık.
Olgu: 57 yaşında erkek hastada, halsizlik şikayeti ile yapılan tetkiklerinde anemi ve sağ iliak alandan batın sağ üst kadrana kadar uzanan 17*9 cm ebatında solid kitle tespit edildi. Yapılan biyopside GİST tanısı kondu.Evreleme amaçlı çekilen tomografilerde uzak organ metastazı saptanmamakla beraber yaygın lenf nodu tutulumu belirlendi.Cerrahi tarafından neoadjuvan tedavi sonrası operasyon planlanan hastaya İmatinib başlandı. 8 ay sonra yanıt değerlendirmede kitle boyutunda regresyon görüldü ve hastaya cerrahi tarafından enblok sağ hemikolektomi + ince bağırsak rezeksiyonu + parsiyel mesane rezeksiyonu + üreterolizis + omentektomi operasyonu yapıldı.Hastaya postop dönemde yüksek riskli olması nedeniyle İmatinib adjuvan tedavisi başlandı.Tedavinin 3.ayında nefrotik düzeyde olmayan proteinüri saptandı.Hasta yakın izleme alındı.Takiplerinde albumin düşüklüğü,alt ekstermite ödemleri gelişti.Tedavinin 13. ayında proteinüri nefrotik düzeye çıkınca, sekonder nedenlerin araştırılması için hasta Nefrolojiye refere edildi. Böbrek biyopsisi planlandı ancak parankim dokusunun ince olması nedeniyle yapılamadı.Ön planda İmatinibe sekonder proteinüri olduğu düşünülen hastanın tedavisine ara verilip ACE inhibitörü başlandı. Proteinürinin gerilemesi ve kontrolü halinde tedaviye devam kararı alındı.
Sonuç: GİST`lerin ileri evrelerinde bile Tirozin kinaz inhibitörlerinin kullanılması ile sağkalımda
önemli gelişmeler kaydedilmiştir.İmatinib, geleneksel kemoterapiye kıyasla daha az yan etki
profiline sahiptir.Ancak bazı durumlarda hayatı tehdit edici yan etkiler gözlenebilir.Proteinüri de
bunlardan biridir.Tirozin kinaz inhibitörlerinin yan etkileri genellikle hafif ila orta şiddettedir ve çoğu
hasta müdahaleye gerek kalmadan tolere edebilir.Poteinüri sorunu, ilacı keserek veya semptomatik
tedavi uygulayarak hafifletilebilir.Vakamızda biz de böyle bir yönetim tarzı uyguladık.Olgumuza
böbrek biyopsisi yapamadık ama genellikle FSGS ve eşzamanlı endotel hasarı, İmatinib
uygulamasından sonra önemli bir patoloji olarak karşımıza çıkmaktadır.Bu tür vakalarda, İmatinib
tedavisi süresince proteinüri ve böbrek fonksiyonunun düzenli olarak izlenmesi önemlidir.Renal
fonksiyonların yakın izlemi ve potansiyel renal hasarın erken tespiti hastaların uzun dönem
prognozunu iyileştirmede hayati öneme sahiptir