Amaç: Akciğer kanserleri küçük hücreli ve küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAC) olarak gruplandırılır. KHDAC; akciğer kanserlerinin %85`ini oluşturur ve ikinci sıklıkta skuamöz hücreli karsinomlar görülür. Adenokarsinomlarla tedavisi benzerlik gösterse de moleküler ve klinik özellikler birbirinden farklılık göstermektedir. Adenokarsinomda sık görülen driver mutasyonların skuamöz hücreli karsinomda daha az sıklıkta görülmesi hedefe yönelik tedaviler ile yapılan çalışmalarda skuamöz hücreli karsinomdaki etkinliğin değerlendirilmesini zorlaştırmaktadır. Çalışmamızda ülkemizdeki skuamöz hücreli akciğer karsinomlu hastalarda hedefleyici tedavilerin etkinliğini değerlendirmeyi amaçladık.
Gereç-Yöntem: TOG projesi olarak kabul edilen retrospektif çok merkezli çalışmaya metastatik akciğer skuamöz hücreli kanserli driver mutasyon pozitif olan ve hedefli tedavi alan hastalar dahil edildi. Hastaların klinik özellikleri, aldıkları tedaviler ve takip süreleri kaydedildi. Birincil sonlanım noktası progresyonsuz sağ kalım (PFS) ve genel sağ kalım (OS), ikincil sonlanım noktası objektif yanıt(ORR) ve hastalık kontrol oranları(DCR) olarak belirlendi.
Bulgular: Altmış bir hasta çalışmaya dahil edildi. Tüm grupta ortalama yaş 64,9 olarak saptandı. Hastaların %63,9`u ilk tanı anında evre-4 hastalığa sahipti. 1. basamak tedavi olarak 1. ve 2. kuşak Anti-EGFR Tirozin kinaz inhibitörü(TKİ) kullanan 20 hastada mPFS 11,7 ay, mOS 19,2 ay ve ORR %60, DCR %90 idi. Sadece bir hastaya 3. kuşak osimertinib başlanmıştı ve 5 aydır progresyonsuz ilaç almaya devam ediyordu. ALK pozitif olup crizotinib kullanan 4 hastada mPFS 6.7 ay, mOS 7 ay ve ORR %25, DCR % 75 iken, alectinib ve brigatinib kullanan 6 hastanın mPFS (11.8 ay) ve mOS (29,5 ay) daha uzundu ve ORR %50, DCR % 100 olarak saptandı. Dabrafenib-Trametinib kullanan 2 hasta ise ilk 3 ayın sonunda progrese olmuştu. (Resim 1-2)
Sonuç: Çalışmamız, akciğerin skuamöz hücreli kanserlerinde EGFR ve ALK inhibitörleri ile elde edilen progresyonsuz sağkalım sürelerinin literatür ile karşılaştırıldığında sadece kemoterapiden daha iyi olduğunu göstermektedir. Bu sonuç, akciğerin skuamöz hücreli kanserinde de moleküler testlerin yapılması konusunda medikal onkologlar için daha fazla motive edici etki yaratabilir.