Amaç: Metastatik serviks kanseri, ileri evrede teşhis edildiğinde tedavi seçeneklerinin sınırlı olduğu ve prognozun kötü olduğu bir hastalıktır. Ancak, immünoterapiler ve moleküler hedefli tedaviler gibi yeni tedavi yaklaşımları, belirli hasta gruplarında umut verici sonuçlar göstermektedir. Bu olgu sunumunda, KEYNOTE-826 çalışmasından elde edilen veriler ışığında, Pembrolizumab ile tedavi edilen ve tam metabolik yanıt elde edilen 44 yaşındaki bir kadın hastanın tedavi sürecini ve sonuçlarını ayrıntılı olarak ele alacağız.
Olgu Sunumu :44 yaşındaki kadın hasta, 2020 yılının şubat ayında kadın doğum polikliniğe vajinal kanamalı akıntı ile başvurdu. Yapılan ilk muayenede serviks 1/3 distal kesimde 4x5 cmlik kitle saptandı. Biyopsi alındı. Biyopsi sonucu serviks skuamöz hücreli malignite olarak yorumlandı. Hastanın çekilen mrg ve pet/ct görüntülerinde servikste primer kitle dışında uzak metastazları saptandı..PET-CT incelemesi ile beraber Evre 4 metastatik serviks kanseri olarak tanımlandı.Hastaya ilk aşamada palyatif radyoterapi verildi.Ardından sisplatin, paklitaksel ve bevacizumab kombinasyonu ile sistemik tedavi başlandı. İlk kür verildikten sonra hastanın PD-L1 düzey sonucu çıktı.PD-L1 ekspresyon düzeyi %5 olarak saptandı. Bu bulguya dayanarak, tedavi protokolüne Pembrolizumab eklendi. Bevacizumab gelişen yan etki nedeniyle tedaviden çıkartıldı. Hasta, takip eden dönemlerde Pembrolizumab'ı yan etkisiz ve komplikasyonsuz olarak aldı ve toplamda 35 kür tedavi tamamlandı.Takip süresince hastanın PET-CT ve diğer rutin kontrollerinde sürekli iyileşme gözlemlendi. 35. kürün sonunda yapılan değerlendirmede, hastada tam metabolik yanıt elde edildi.Hasta halen remisyonda olup kliniğimizde takiplerine devam etmektedir.
Sonuç ve Tartışma:KEYNOTE-826 çalışması,Pembrolizumab ile tedavi edilen metastatik serviks kanseri hastalarda genel sağkalım (OS), progresyonsuz sağkalım (PFS) ve objektif yanıt oranı (ORR) gibi birçok klinik sonlanım noktası incelenmiştir. Sonuçlar, Pembrolizumab'ın bu hasta grubunda önemli bir klinik yarar sağladığını göstermiştir. Özellikle PD-L1 pozitif hastalarda, Pembrolizumab'ın eklenmesi ile elde edilen yanıt oranları ve sağkalım süreleri belirgin şekilde artmıştır. Bu olgu sunumu, KEYNOTE-826 çalışmasında gözlemlenen sonuçlarla uyumlu olarak, yaygın metastatik serviks kanseri olan bir hastanın Pembrolizumab tedavisi ile tam metabolik yanıt elde ettiğini göstermektedir. Hastanın PD-L1 pozitif olması, tedaviye yanıt vermesindeki önemli faktörlerden biri olarak değerlendirilmektedir. İmmünoterapilerin, bu hasta grubunda sağkalımı ve yaşam kalitesini iyileştirme potansiyeli, gelecekteki çalışmalarla daha da netleşecektir.