Amaç: Akciğer kanseri esas olarak dünya çapında kansere bağlı ölümlerin önde gelen nedeni olan küçük hücreli dışı akciğer kanserinden (KHDAK) oluşur. Yeni nesil dizilemenin genetik analizde yüksek düzeyde kullanılmasıyla birden fazla ilaçlanabilir hedef bir arada görülebilmektedir. Bu çalışmada eş zamanlı EGFR, ALK mutasyonunun veya diğer genetik değişikliklerin prognoza ve TKI tedavisine yanıta etkisini değerlendirmeye çalıştık.
Gereç-Yöntem: Akciğer kanseri tanısı alan ve çoklu genetik değişiklik gözlenen hastalar çalışmaya dahil edildi. Bu retrospektif vaka serisi çalışmasında hasta özellikleri, genetik modifikasyonlar, patolojik alt tip, hastalığın evresi ve tedavi yöntemleri kaydedildi.
Bulgular: Altmış dört hasta çalışmaya dahil edildi. Otuz yedi hastada EGFR mutasyonları bulunurken, 21 hastada ALK ve 12 hastada ROS-1 değişiklikleri vardı. RAS, BRAF ve PIK3CA mutasyonu ve MET amplifikasyonları 5'ten fazla hastada eş zamanlı görüldü. EGFR ve eş zamanlı mutasyonu olan hastalarda Erlotinib ve Afatinib birinci basamakta önemli etkiye sahipken, osminertinib ikinci basamakta etkili görüldü. EGFR ve ALK değişikliklerinin birlikte görüldüğü hastalarda Erlotinib ve Afatinib, PFS üzerinde ilk basamakta etkili görüldü. Ayrıca alektinib bu hastalarda ikinci ve üçüncü basamakta kayda değer bir PFS gösterdi. ALK ve eş zamanlı mutasyonu olan hastalarda anti-ALK ilaçların ilk basamakta etkinliği düşüktü, Alectinib ve brigatinib ise daha sonraki kuşaklarda daha iyi etkinliğe sahipti. Mutasyonlardan bağımsız olarak tüm çalışma gruplarında kemoterapinin birinci basamak tedavide etkinliği düşüktü.
Sonuç: Çalışmamızda eş zamanlı mutasyonların ilaç direnciyle ilişkili olduğu bildirilse de bazı hastalarda hedefe yönelik tedaviler hala etkili olabileceği gösterildi. Kemoterapi ise eşzamanlı mutasyonları olan birinci basamak hastalarda çok düşük etkinlik gösterdi. Bu heterojen ve nadir hasta popülasyonunda daha fazla kolektif çalışmaya ihtiyaç vardır.