Amaç: Androjen reseptörü(AR), meme kanserinde %70-90 gibi yüksek oranlarda eksprese edilen bir hormon reseptörüdür. Çalışmalar, özellikle triple negatif meme kanserinde ARnin prognostik ve prediktif özelliği üzerine yoğunlaşmıştır. AR ekspresyonu ile neoadjuvan kemoterapi(NAKT) sonuçları arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalar ise oldukça kısıtlıdır. Bu çalışma ile NAKT alan meme kanseri hastalarında AR ekspresyonu ile patolojik yanıt arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amaçlandı.
Gereç-Yöntem: Çalışmaya Ocak 2017 - Temmuz 2022 tarihleri arasında neoadjuvan kemoterapi(NAKT) almak amacıyla Dokuz Eylül Üniversite Hastanesi ve Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Polikliniklerine başvuran 198 meme kanseri hastası dahil edildi. Hastaların demografik özellikleri, klinik evreleri, patolojik özellikleri retrospektif olarak tarandı. Androjen reseptör(AR) ekspresyonu ile klinikopatolojik özellikler arasındaki ilişki incelendi. AR ekspresyonu, immunhistokimyasal analiz ile yapıldı.
Bulgular: Hastaların % 81`nde AR ekspresyonu tespit edildi. AR eksprese etmeyen tümörler, AR eksprese edenler ile karşılaştırıldığında daha kötü diferansiyasyon ve daha yüksek proliferasyon indeksi ile ilişkili olduğu saptandı(p<0.05). AR ekspresyonu ile ER ve PR ekspresyonları arasında korelasyon olduğu görüldü(p<0.05).AR eksprese etmeyen tümörlerin yaklaşık % 69`u triple negatif, %14`ü HER2 pozitif, % 17`si luminal tip idi. Tüm grupta patolojik tam yanıt(pCR) %24.7, AR pozitiflerde %22.8, AR negatiflerde %33.3 olarak hesaplandı(p>0.05). HER2 + alt grupta sadece 5 hasta AR ekspresyonu saptanmadı ve bu hastaların hiçbirinde pCR elde edilemedi(p<0.05). Triple negatif alt grubunda ise AR negatiflerde pCR %48, AR pozitiflerde % 23 olarak belirlendi(p>0.05). Tüm grupta nüks sadece %7.6 hastada gerçekleşti, AR negatiflerde % 13.9 iken AR pozitiflerde % 6.2 olduğu gözlendi.
Sonuç: Bu çalışmada AR ekspresyonu ile patolojik tam yanıt arasındaki ilişkinin subtiplere göre farklılık gösterdiği ortaya konulmuştur. ARnin moleküler subtiplerdeki farklı rolleri ile ilgili daha geniş kapsamlı çalışmalara ve uzun dönem takip sonuçlarına ihtiyaç duyulmaktadır.