Amaç: Lokal ileri meme kanseri (LİMK) tanımı asıl olarak klinik evre III meme kanserlerini ifade eder. Bu hastalarda tedaviye kemoterapi ile başlanması (Neoadjuvan kemoterapi-NAKT) standart bir yaklaşım olarak kabul edilmektedir.LİMK hastalarında NAKT etkisiyle tümör dokularında çalışılan ER, PR ve Cerb-B2 düzeylerindeki değişim konusunda çok farklı sonuçlar içeren çalışmalar mevcuttur. Ancak bu çalışmalarda çok değişken sonuçlar bulunmuştur. lokal ileri dönemde NAKT sonrası cerrahi yapılan ve neoadjuvan kemoterapi öncesi hormon pozitif iken operasyon sonrası hormon negatif hale gelen bir vakayı ve buna bağlı olarak operayon sonrası 3. Ayda intrakranyal metastaz geliştiren bir hastayı anlatacağız.
Olgu: 56 yaşında kadın hasta, Temmuz 2020`de lokal ileri meme kanseri tanısı(cT2N2M0) ile Ağustos 2020`de yapılan meme biyopsisinde `invaziv duktal karsinom, grade 3 ER:%25, PR:%5, HER2:+1, Ki67:%60` olarak saptandı.Hastaya Eylül 2020- Ocak 2021 tarihleri arası 4 kür doz dens AC ve 12 hafta paklitaksel verildi. Şubat 2021`de sol meme koruyucu cerrahi ve sol aksiller lenf disseksiyonu yapıldı. Patoloji sonucunda primer odakta kitle görülmedi, 4 aksiller lenf nodunda metastaz saptandı. O dönem cerrahi spesimeninden tekrar hormon reseptörleri (HR) ve HER2 çalışılmadı. Adjuvan radyoterapi verildi ve adjuvan aromataz inhibitörü başlandı. Mayıs 2021`de epileptik atak nedeni ile acil servise başvuran hastada o dönem çekilen kranyal görüntülemede beyin metastazı spatandı.10 seans kranyal radyoterapi aldı. Çekilen güncel görüntülemelerde akciğer ve plevral metastatik odaklar saptandı. Hastanın ameliyat materyalinden tekrar reseptör durumu çalışıldı ve triple negatif olarak saptandı. Bunun üzerine hastaya gemsitabin+ sisplatin kemoterapisi planlandı. 3 kür sonrasında yapılan kontrol görüntülemelerde metastatik odaklarda gerileme görüldü. Sisplatin sonrası işitme azlığı gelişen hastada aldığı sisplatin karboplatine değiştirildi. Hasta halen mevcut kemoterapi ile izlenmeye devam etmektedir.
Sonuç: Neoadjuvan kemoterapi sonrası, reseptör oranlarında değişimin olabilmekte ve bu durumda
hastalığın seyrini etkileyebilmektedir. Literatürde NAKT sonrası reseptör düzey değişikliği ile
prognoz arasındaki ilişkiyi değerlendiren prospektif çalışmaya rastlanmadı. Bu konuda
değerlendirmelerimizi daha sağlıklı yapabileceğimiz prospektif çalışmalara ihtiyacımız vardır.