Amaç: Memenin anjiyosarkomları primer veya sekonder olabilen, nadir ve agresif seyirli tümörlerdir. Tüm meme malignitelerinin yaklaşık %0.05 ini oluşturmaktadır. Prognozunun histolojik grade ile ilişkili olmadığını belirten seriler mevcuttur. Primer meme anjiyosarkomları, sekonder olanlara göre, genellikle daha genç yaşta görülmektedir (median yaş <30). Nadir olması sebebiyle optimal tedavi konusunda kısıtlı veriler mevcut olsa da, multimodal yaklaşımlar önerilmektedir. Burada primer meme anjiyosarkomlu bir hastanın klinikopatolojik özellikleri ve tedavi sonuçları sunulmaktadır.
Olgu: Sağ memede kitle şikayeti ile başvuran hastaya segmental mastektomi yapılmış, operasyon materyalinin patolojik incelemesi meme anjiyosarkomu, düşük gradlı, tümör boyutu 5.5cm, olarak belirtilmiş. Operasyon sonrası adjuvan radyoterapi (64 Gy) uygulanmış. Daha sonra takip edilen hastada yaklaşık 45 ay sonra, bacağa yayılan bel ağrısı nedeniyle çekilen Manyetik Rezonans Görüntülemede, sağ iliak kemikten sakruma uzanan 100x74mm kitle; Pozitron Emisyon Tomografisi/ Bilgisayarlı Tomografi ( PET/ BT ) de, bilateral akciğerlerde multiple büyüğü 21x17mm nodullerde ve sağ iliak kemık ve sakral kanadı tutan ve yumuşak doku komponenti olan lezyonda patolojik tutulumlar olması ve kemikteki lezyondan dış merkezde yapılan biyopsi düşük gradlı anjiyosarkom gelmesi üzerine bölümümüze başvurdu. Hastanın şiddetli ağrıları nedeniyle kemik lezyonuna yönelik başlanan palyatif RT sonrası doksorubisin kemoterapisi başlandı. Üç kür kemoterapi sonrası solunum sıkıntısı arttı, akciğer metastazları progrese oldu. Yatırılarak verilen destek tedavileri sonrası haftalık paklitaksel kemoterapisi başlanan hastaya sadece bir uygulama taksan verilebildi, yaygın akciğer metastazları olan ve solunum sıkıntısı artan hastanın yoğun bakıma devredildi ve üç gün sonra kaybedildi
Sonuç: Primer meme anjiyosarkomu nadir, ama agresif seyirli bir malignite olup, multimodalite
tedavi yaklaşımlarıyla sağkalımda artışlar sağlanabilmektedir.. Bizim hastamızda dört yıla yakın
hastalıksız sağkalım sağlanmasına karşın, sistemik metastazlar sonrası oldukça agresif seyir
görüldü ve palyatif kemoterapiye cevap alınamayarak, hasta üç ay içinde kaybedildi.