Amaç: Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde neoadjuvan kemoterapi sonrası patolojide %10`un altında canlı tümör olması prognostik bir öneme sahiptir. Biz bu çalışmada akciğer cerrahisi sonrası %50`ye kadar olan tümör canlılığının genel sağkalıma etkisini araştırmayı amaçladık.
Gereç-Yöntem: Nisan 2006- Ocak 2022 arası neoadjuvan kemoterapi sonrası hastanemizde anatomik akciğer rezeksiyonu olan 105 küçük hücreli dışı akciğer kanseri hastasının bilgileri retrospektif olarak tarandı. Demografik, cerrahi ve patolojik özellikleri ile sağkalım verileri kaydedildi. Tüm patoloji raporları tek tek taranıp canlı tümör yüzdesi kaydedildi ve bu veriler ile sağkalım analizi yapıldı.
Bulgular: Yüz beş hastadan 48`i (%47,5) kemoterapi, 40`ı (%38) kemoradyoterapi, 17`si (%16,2) kemoimmunoterapi almıştı. Neoadjuvan tedavi kararı hastaların %54,5`inde N2 hastalık, kalanlarında ise diğer çeşitli lokal ileri hastalık sebepleri nedeniyle alınmıştı. Hastaların %51,5`i adenokarsinomdu. Tümör canlılığı bilgisine ulaşılan 83 hastanın %69,9`unda tümör canlılığı maksimum %50 idi. %50 tümör canlılığına göre sağkalım analizi yapıldığında 2 yıllık ve 5 yıllık sağkalımlar %50 ve daha az tümör canlılığı olan hastalarda daha iyiydi, ancak istatistiki anlamlılık düzeyine ulaşmıyordu. Canlılığı %50`den az olan grup lehine 2 yıllık sağkalım %85 vs %75.7 ve 5 yıllık sağkalım %78,9 vs %56,7 olarak bulundu.
Sonuç: Akciğer kanserinde neoadjuvan kemoterapi sonrası canlı tümör yüzdesinin %10`un altında
olması bilinen bir iyi prognostik faktördür. Bizim serimizde, istatistiki anlama ulaşmamış olsa da,
canlılığın %50`ye kadar yükseltilmesi de göreceli bir iyi prognostik faktör olarak karşımıza çıkmıştır.
Bu bulgunun netleştirilmesi için homojen hasta gruplarında yapılan çok merkezli çalışmalara ihtiyaç
vardır.