Amaç:İleri evre Küçük hücreli akciğer kanseri(KHAK), tedaviye yanıt verebilen ancak mortalitesi yüksek ve uzun süreli yaşam şansının fazla olmadığı bir hastalıktır. Olguların büyük bir kısmı nüksler ve progresyonlar, geç dönemde ikinci primer tümörler ve kanser dışı nedenlerle kaybedilir. Afatinib, birden fazla klinik çalışmada klinik aktiviteye sahip olduğu gösterilen unreversibl bir EGFR TKI dır. Afatiinib`in mutant olmayan HER2 reseptörler üzerine de olan afinitesi özellikle bunu GİS ve Cilt de göstermesi nedeniyle doğru ilaç dozlaması hastaların ilaçtan aldığı yan etki ve dolaylı olarak da etki görmesini etkilemektedir. Bizde kliniğimizde doğru ilaç uygulaması sayesinde minimum yan etki ve oldukça etkili bir cevap aldığımız hastamızı sunmak istedik. [b]Olgu sunumu:İleri evre küçük hücreli dışı adenokarsinomlu 62 yaşında erkek hasta Sağ Akciğerde primer kitle ve karşı Sol Akciğer, Karaciğer, Surrenal ve Medaistinal Lenfadenopatiler saptanması üzerine yapılan Akciğer bronkoskopik biyopsi örneği Adenokarsinom olarak geldi. Beyin metastazı saptanmayan hasta EGFR de 19 delesyonu saptandı. Hastaya Afatinib 20 mg başlanarak 3 gün arayla doz modifiaksyonu için çağrıldı. Hastaya 3 gün sonra 30 mg dozuna çıkıldı. 1 haftalık takipten sonra hastanın tolere ettiği gözlemlendi ve 40 mg nihai doza ulaşıldı. Günde 2-3 kez yumuşak dışkılama ve grade 1 döküntüleri ile tolere edebildiği görülen hastanın başlangıcının 10 gün sonrasından itibaren her gün aç karnına 40 mg doz ile 3 ay düzenli olarak kullanabildiği gözlemlendi. Hastanın yüksek düzeydeki uyumluluğu ve minimal yan etki ile 3 ay sonraki yanıt değerlendirmesinde tama yakın yanı elde edilmesi üzerine hastanın tedavisi devam edildi.
Sonuç: Diğer jenerasyon Anti-EGFR TKİ grubuna göre wild EGFR`ye karşı da yüksek afinitesi
olması, Afatinib`in Diyare yan etkisini ön plana çıkarmaktadır. Doz modifikasyonunda düşük doz ile
başlanarak kademeli şekilde doz artırarak kullanılması sayesinde hastalarda minumum yan etki
yaşayarak potent ilanç dozuna ulaşılması ve bu şeklide ilacı etkin gücünün ortaya konulmasını
sağlaması hastamızda olduğu gibi effektif bir yaklaşım sağlayabilir.