Amaç: Transvers kolon, sahip olduğu farklı embriyolojik kökleri ve anatomik varyasyonları nedeniyle, kanser gelişimi ve prognoz açısından çıkan ve inen kolondan farklıdır. Hepatik ve splenik fleksura arasındaki kolon segmentini, fleksuralar dahil olacak şekilde içerir. Çalışmamızda, uzak metastazı olmayan transvers kolon kanserli hastalarda kliniko-patolojik parametrelerin uzun dönem onkolojik sonuçlar üzerine etkilerini araştırmayı amaçladık.
Gereç-Yöntem: Aralık 2014 ile Aralık 2020 tarihleri arasında, kurumsal etik kurul onayı alındıktan sonra tek merkez patoloji laboratuvar kayıtları geriye dönük olarak tarandı ve evre I-III transvers kolon kanseri tanılı hastalar çalışmaya alındı. Hastalar tümör lokalizasyonuna göre hepatik fleksura (HF), orta transvers kolon (oTK) ve splenik fleksura (SF) tümörleri olarak üç kategoriye ayrılarak karşılaştırıldı.
Bulgular: 146 hastanın 38'inde (%26) HF, 60'ında (%41,1) oTK ve 48'inde (%32,9) SF tümörü mevcuttu. 11 (%7,5) hasta evre I, 65 (%44,5) hasta evre II ve 70 (%47,9) hasta evre III idi. Gruplar arasında cinsiyet, evre, yaş, tümör boyutu, intramural (IM) ve ekstramural (EM) lenfatik invazyon, venöz invazyon, perinöral invazyon ve takip süresi açısından anlamlı bir fark saptanmadı (Tablo 1). IM lenfatik ve venöz invazyon varlığının sağkalım üzerinde etkisi yok iken, IM perinöral invazyon kısa sağkalım ile ilişkili bulundu (3 yıllık DFS için %71,1 vs %88 p=0,027, 3 yıllık OS için %71,1 vs %90,7 p=0,001) (Tablo 2). HF tümörlerinde dMMR, oTK ve SF tümörlerine göre anlamlı olarak daha fazla idi (sırasıyla %39,5, %25 ve %6,3, p=0,001). HF tümörlerinin gradı, oTK ve SF tümörlerine göre anlamlı olarak daha yüksekti (sırasıyla %22,9, %18,3 ve %8,3, p=0,025).
Sonuç: Küratif olarak tedavi edilen transvers kolon tümörlerinde IM perinöral invazyon lokalizasyondan bağımsız olarak kısa sağkalım ile ilişkilidir.