Amaç: Oncotype DX 21 gen rekürrens skoru (RS), dünyada hormon reseptör pozitif, HER-2 negatif erken evre meme kanseri olan hastalarda prognozu ve adjuvan tedavi kararını belirlemek için yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu testin Türkiye'de kullanımı yüksek maliyeti nedeniyle sınırlıdır ve tedavi kararı daha çok klinikopatolojik faktörlere göre verilmektedir. Bu çalışmada erken evre meme kanserli hastalarda Oncotype DX RS'yi TAILOR x risk kategorisine göre sınıflandırmayı ve klinikopatolojik özelliklerle olan ilişkisini değerlendirmeyi amaçladık.
Gereç-Yöntem: ER pozitif, HER-2 negatif erken evre meme kanser (pT1-2, pN0-N1mic) tanılı 18-75 yaş arası Türkiye`deki farklı bölgelerdeki 10 onkoloji merkezinden alınan 196 kadın hastanın verileri retrospektif olarak dahil edildi. Hastaların Oncotype DX rekürrens skorları, TAILOR x risk kategorisine göre sınıflandırıldı ve bu hastaların klinikopatolojik özellikleri ile ilişkisi değerlendirildi. Nottingham prognostik indeksi (NPI) skoru tüm hastaların tümör boyutu, nod durumu ve grade durumuna göre formüle edildi.
Bulgular: Oncotype DX RS, hastaların %81.6'sında >= 11 olarak bulundu. RS düşük (< 11) olan hastaların %75'inde Luminal A, %25'inde Luminal B idi. Univariate analizinde, RS >=11 olması ile genç yaş (<50 yaş), düşük PR düzeyi (<=%20), yüksek Ki-67 (>=14) değerleri ile; multvariate analizinde ise genç yaş ve düşük PR düzeyi ile istatistiksel anlamlı ilişki saptandı. Yaşın 50 üstünde olması ve PR>%20 olması RS<11 veya RS<16 olmasını etkileyen bağımsız faktörlerden olduğu görüldü. Yaş sınırının 40 altında olması, NPI skorunun yüksekliği, ER<%50 olması ve PR<%20 olması RS >21 veya RS>26 olmasını etkileyen bağımsız faktürlerden olduğu görüldü. Yaş ve RS arasında anlamlı negatif korelasyon saptandı.
Sonuç: TAILOR x risk kategorizasyonuna göre RS >=11 arasında ve klasik klinikopatolojik faktörler olarak düşük PR immünreaktivitesi (<=%20) ve genç yaş (<50 yaş) arasında anlamlı bir korelasyon tespit edildi. Oncotype DX testinin ulaşılamadığı durumlarda tedavi kararını belirlemede bazı klinikopatolojik parametreler tek başına yeterli olmasa da; destekleyici bir role sahip oldukları her zaman akılda tutulmalıdır.