Amaç: Kolorektal kanserde görülebilen ekstramural venöz invazyon kötü prognozun bağımsız bir belirleyicisi iken venöz, lenfatik ve perinöral invazyonun intramural bileşeninin önemi belirsizdir. Çalışmamızda invazyon paternlerinin prognostik etkisini ve çeşitli klinikopatolojik değişkenlerle ilişkisini araştırmayı amaçladık.
Gereç-Yöntem: Aralık 2014 – Aralık 2020 tarihleri arasında kolon kanseri nedeniyle ameliyat edilen hastalar retrospektif olarak incelendi ve evre II-III hastalığı olanlar çalışmaya dahil edildi. Invazyon durumu; vasküler invazyon (VI), lenfatik invazyon (LI) ve perinöral invazyon (PNI) için `invazyon olmayan`, `sadece intramural invazyon olan`, `sadece ekstramural invazyon olan` veya `her ikisi de mevcut` olacak şekilde dört kategoriye ayrıldı. 5 yıllık hastalıksız (DFS) ve genel sağkalım (OS) primer sonlanım noktasıydı.
Bulgular: 626 hasta dahil edildi (Tablo 1). DFS ve OS açısından değerlendirildiğinde `sadece intramural` venöz (DFS, 87,2 vs %88,4 p=0,84; OS, 88,3 vs %90,7 p=0,90), lenfatik (DFS, 89,5 vs %85,1, p=0,13; OS, 89,5`e vs %89,4, p=0,9) ve perinöral invazyon (DFS, 89,1 vs %80,9, p=0,26; OS, 90,6 vs %84,8, p=0,12), ile `invazyon olmayan` gruplar arasında anlamlı fark saptanmadı (Tablo 2). Bu parametrelerin her biri için hem intramural hem de ekstramural invazyon varlığı kısa sağkalım ile ilişkiliydi. Yalnız ekstramural VI ve PNI varlığı DFS üzerinde olumsuz etkiye sahipti. Tümör lokasyonu ile LI arasında ilişki saptanmazken, sağ kolon yerleşimli ve dMMR olan tümörlerde daha az VI ve PNI olduğu görüldü (sırasıyla, 24,7 vs %33,9 p=0,007; 34,5 vs %41,5 p=0,034 ve 13,5 vs %33,5 p<0,001; 25 vs %41,4 p=0,004). Yüksek gradlı tümörlerle karşılaştırıldığında düşük gradlı tümörlerde daha az LI ve PNI mevcuttu (LI için 53,2 vs %71,3 p=0,004, PNI için 37,1 vs %48,3 p=0,031) ancak iki grup arasında VI oranları açısından anlamlı bir fark saptanmadı (Tablo 3).
Sonuç: Çalışmamız, intramural invazyon varlığı tek başına sistemik nüks için yüksek risk faktörü olarak kabul edilemeyeceğinden, lenfatik, venöz ve perinöral invazyonların intra- ve ekstramural bileşenlerinin ayrı ayrı rapor edilmesinin önemini vurgulamaktadır.